Adli Psikiyatri
Psikiyatrist ve Hukuk
Psikiyatrist bazı durumlarda adaletin sağlanmasında önemli bir rol oynar. Eğer hakim psikiyatriye net bir soru sormayı başardıysa psikiyatrist bu soruya cevap vermekle yetinebilir ve bu cevap yeterli olabilir. Adli makamlar tarafından gönderilen yazılarda psikiyatriden tam olarak ne istendiği net olmayabilmektedir.
Bazen psikiyatrların kesin bir sonuca varmaları kolay değildir. Hukuk bilirkişilerden yardım ister ama bilirkişilerin de kesin karar veremedikleri vakalar olabilir. Psikiyatrik rahatsızlıkların doğası gereği bu böyledir. Olgunun kendisinden alınan bilgiler yeterli olmadığında çevre anamnezine dayanılarak karar vermek gerekebilir.
Psikiyatrik Müdahalede Hastanın Rızası ve İzni
Hastalığını kabul etmeyen hastaya istemediği bir tedavinin uygulanması psikiyatristlerin acil serviste ya da kapalıserviste sıkça karşılaştığıbir durumdur. Hasta kişi akrabaları, yakınlarıya da kolluk kuvvetleri tarafından doktora getirilebilir. Kimi durumlarda hasta başka bir gerekçe ile kandırılarak hastaneye getirilmiş olabilir. Ya da hasta yatırıldıktan sonra tedaviyi bırakmak ve taburcu olmak isteyebilir, bu durumda psikiyatrist taburculuğu uygun bulmayabilir, ya da hem hasta hem hasta yakınlarıtaburculuğu istemekle birlikte psikiyatrist hastalığın devam ettiğini düşünerek taburcu etmek istemeyebilir. Bu durumlarda hastanın, hasta yakınlarının haklarının ve psikiyatristin hukuki sorumluluklarının ne olduğu bu yazının tartışma konusudur.
Soru 1: Erişkin bir hasta muayene için kendisi yalnız olarak hastaneye başvuruyor ve hastanın kendisine ya da başkalarına zarar verme olasılığı olduğu için hospitalize edilmesi gerektiği düşünülüyor. Hastaya durum açıklanmasına rağmen hasta yatışı kabul etmiyor. Bu durumda hastanın kendi isteği hilafına zor kullanılarak yatırılması hukuki midir? Eğer hasta zorla yatırılacak olursa bu durumda hukuki olarak doktor suç işlemiş sayılır mı?
Soru 2: Hastaneye yalnız gelen reşit olmayan hastanın isteği hilafına ve vasisinin iznini almadan hastaneye yatırılabilir mi?
Soru 3: Eşi, anne ya da babası gibi bir akrabasıyla gelen reşit hastanın yatışı gerekliyse, hastanın kendisi ve yakınları yatışıreddediyorlarsa ne yapılır? Bu durumda hastanın vasisi olmayan akrabalarına, “sorumluluğu üzerlerine aldıklarını ve doktorun isteği hilafına hastayı evine götürdükleri”ni belirtir bir imzalı yazının alınması doktoru hukuki sorumluluktan kurtarır mı? Hasta yatmak istemesine rağmen yakınları hastayı götürmek isterlerse, durumu kolluk kuvvetlere bildirmek doktorun hukuki sorumluluğunda mıdır? Öyle ise yerine getirmemenin cezası nedir? Bu durumda, hastayı getiren kişilerin, birinci dereceden akrabası ya da bir arkadaşı olmasının bir farkı var mıdır?
.. madde 24 şöyledir:
Tıbbi müdahalelerde hastanın rızası gerekir. Hasta küçük veya mahcur (kısıtlı) ise velisinin veya vasisinden izin alınır. Hastanın, velisinin ya da vasisinin olmadığı veya hazır bulunamadığı veya hastanın ifade gücünün olmadığı hallerde bu şart aranmaz.
Kanuni temsilci tarafından muvafakat verilmeyen hallerde müdahalede bulunmak tıbben gerekli ise, velayet ve vesayet atındaki hastaya tıbbi müdahalede bulunabilmesi; Türk Medeni Kanununun 272'inci ve 431'inci maddeleri uyarınca mahkeme kararına bağlıdır.
Kanuni temsilciden veya mahkemeden izin alınması zaman gerektirecek ve hastaya derhal müdahale edilmediği taktirde hayatı veya hayati organlarından birisi tehdit altına girecek ise, izin şartı aranmaz.
Üçüncüfıkrada belirtilen ve hayatı veya hayati organlardan birisini tehdit eden acil haller haricinde, rızanın her zaman geri alınması mümkündür. Rızanın geri alınması, hastanın tedaviyi reddetmesi anlamına gelir.
Rızanın müdahale başladıktan sonra geri alınması, ancak tıbbi yönden sakınca bulunmaması şartına bağlıdır.
Yukarıda da açıkça belirtildiği gibi, hayati tehlike oluşturan acil hallerde, kanuni temsilciden ya da mahkemeden izin alınmasının zaman gerektireceği durumlarda hekim izin almadan tıbbi müdahalede bulunmalıdır. Ancak bu maddede mahkeme kararıolmadan yapılan acil yatışı izleyen günlerde mahkemeden karar alıp almamak gerektiğine dair bir açıklık bulunmamaktadır. Bu durumda hastanın yatış süresi boyunma mahkeme kararı gerekmediği şeklinde bir sonuç ortaya çıkmaktadır.
Soru 4. Reşit olmayan bir genç hastaneye yatması gerekmesine rağmen vasisi tarafından yatırılması istenmiyorsa ne yapılmalıdır? Bu durumda kolluk kuvvetlerine bildirilmesi gerekli midir ve bu hastayı muayene aden doktorun hukuki sorumluluğu mudur? Bildirilmemesi suç mudur?
Soru 5. Özel muayenehaneye başvuran hastanın kendisinin hastaneye gitmeyeceği ya da yakınları tarafından götürülmeyeceği kanaatine varılırsa, hastanın durumu polise bildirilmeli midir?
TCK 560:Muhafazası altında bulunan delileri serbest bırakan yahut muhafızı olduğu deliler kurtulup kaçtıkları zaman derhal ait olduğu daireye malumat vermeyen kimse...liraya kadar hafif cezayi nakdiye mahkum edilir.
TCK 561: Her kim, ait olduğu daireye derhal malumat vermeksizin ve mezuniyet lazım gelen hususta mezuniyet almaksızın akıl hastalığına müptela olduğu bir kimseyi muhafaza için kabul eder veya böyle bir kimseyi kendi başına bırakırsa...liraya kadar hafif cezayi nakdiye mahkum olur ve buna ahvalin vehametine göre 1 aya kadar hafif hapis cezasıda ilave olunur.
TCK 562: Fail, bir tımarhane müdürü veya tababet mesleği mensuplarından biri olduğu taktirde geçen maddelerde yazılı cezalara meslek ve sanatın tatili cezasıdahi ilave olunur.
Türk Ceza Kanununun 560. maddesine göre muhafaza altındaki akıl hastasını serbest bırakanlara, 561. maddede merciine bildirmeden akıl hastasını koruyana, 562. maddede ise sağlık mesleğinden olanlarca akıl hastasının izinsiz kabul edildiğinde verilecek ceza belirtilmektedir. TCK m 473.'e göre ise hekim kasten küçüğü veya kendisini idare edemeyen akıl hastasını veya beden hastasını kendi başına terk ederse (örneğin hastaneden salıverirse) cezalandırılır. 10.09.1982 tarih ve 15319 nolu Akliye ve Asabiye Hastaneleri Dahili Talimatnamesinde hastaneye hastayı ailesinin veya devletin getireceği, iyileşen hastanın ailesine veya devlete teslim edileceği, belirtilmiştir. Türk Ceza Kanununun 473’üncü ve 561’inci maddelerine göre rızası olmadan tedavisinin gerekli olduğunu düşündüğü hastayı kendi başına bırakması ve gerekli mercilere bildirmemesi suç teşkil etmektedir.
Soru 6. Yukarıdaki durumlarda olduğu gibi rızası olmadan tedavisinin yapılması gereken hastanın il sınırıdışındaki bir kuruma gönderilmesi gerektiği takdirde hastane görevlilerinin ve/veya kamu görevlilerinin il dışına çıkmaları yasal mıdır?
5442 sayılıİl İdare Kanununun 11. maddesinde Vali, 32. maddesinde Kaymakamın; suç işlemesini önlemek, kamu düzen ve güvenliğini korumak için hasta hakkında gerekli tedbirleri alabileceği bildirilmiştir. 1580 sayılı Belediye Kanununun 108. maddesinde belediye zabıtasının, 442. sayılı köy kanununun 36. maddesinde köy muhtarının, 2569 sayılı Polis Vazife ve Selahiyeti kanununun 1 ve 25. maddesinde polisin, CMUK 74'e göre hakimlerin ve CMUK 64/4'e göre savcıların akıl hastalarının başkasının mal ve can emniyetini tehdit ettiğinde veya suç işlediğinde, gereken işlemi yapma (hastaneye yatırma, sevk) yetkileri vardır. O halde kamu görevlileri hasta rızası olmaksızın hastanın yaşamını kurtarmak (posttravmatik stres bozukluğu, panik bozukluğu), intiharı veya cinayete kalkışmayı engellemek amacıyla gerekli tedbirleri alabilirler.
Çeşitli tüzük ve yönetmeliklerde zabıtaya akıl hastasını sevk görevi verilmiştir. Polis Vazife ve Selahiyet Tüzüğünün 24/3. maddesinde "Sevklerine lüzum görülen delilerin başkalarına saldırma ihtimali mevcutsa bu taktirde sevk işinden mesul (sorumlu) olmamak ve yalnız saldırmaya mani (engel) olmak üzere sevk işi polis refakatinde (eşliğinde) yapılır." denilmiştir.
Sevk ekibinin teşkili için Polis teşkilatı bulunan yerlerde Mülkiye amirine (Vali, Kaymakam), Polis Teşkilatı bulunmayan yerlerde Jandarma Komutanlığına, Savcılık tarafından yazı yazılır. Yine Sağlık memurunun temini içinde Mülkiye Amirine yazılır.
Jandarma Teşkilat ve Görevleri Yönetmeliğinin 52/son maddesinde "Sevkleri gerekli delilerin başkalarına saldırma ihtimali varsa sevkten sorumlu olmamak veya yalnızca saldırıya engel olmak görevi; polis teşkilatı olmayan yerlerde Jandarma İçgüvenlik makamlarınca yerine getirilir." denmiştir.
Bu durumda aynı maddeler doğrultusunda kamu görevlilerinin il sınırları dışına çıkarak bu görevi yerine getirmeleri de gerekli ve hukuki olmaktadır. Sevkten sorumlu kişi, akıl hastasının velisi ya da vasisi, akrabasıolabileceği gibi sağlık kuruluşundan ya da belediye zabıtasından bir görevli de olabilir.
Özel Arama