psikoloji tanım açıklama sorun tedavi yöntem hastalık psikanaliz freud sigmund ruhbilim psychology psikoloji adler psikopatoloji şizofreni parapsikoloji psikoterapi psikopati otizm psikanaliz şizofreni parapsychology cure therapy disease illness behaviouralism health autism psychoanalysis

Özel Arama

12 Eylül 2007 Çarşamba

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Nedir?

Okul yaşamında belirli bir zihinsel, fiziksel veya psikolojik bir nedeni olmadığı halde, başarılı olamayan bir çok çocuk vardır. Bu çocukların büyük bölümünün başarısızlığına ; dikkat problemi, aşırı hareketlilik veya bazı alanlardaki okuma, yazma, matematik gibi öğrenme problemleri neden olabilmektedir. Bu problemler son derece karmaşık ve benzer sonuçlara yol açabileceğinden bir gruba ait ortak özellikler olarak düşünülmüştür. Oysa dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ( DEHB ) ve bazı alanlardaki öğrenme yetersizliği durumları, gerek etiolojisi, gerekse görülme sıklığı ve yol açabileceği bazı öğrenme sorunları yönünden bezerlikleri olmasına karşın, birbirinden hayli farklı olan ve ayrı ayrı incelenmesi gereken iki ayrı durumdur. ( Şenel, 1996; s. 76 ) DEHB yeni bir hastalık olmayıp, tıbbi literatürde yüzyıldan daha öncesinde tespit edilmiştir.Ünlü Alman öykü yazarı Hoffman (Struwwelpeter eserinde) çocuklar için yazdığı bir şiirde DEHB’ lu bir çocuğu tanımlamaktadır.

Bazıları tarafından DEHB, Minimal beyin disfonksiyonu (MBD) ve hiperaktivite veya conduct disorder olarak da adlandırılmaktadır.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun (DEHB) temel özelliği, kalıcı ve sürekli olan dikkat süresinin kısalığı, engellemeye yönelik denetim eksikliği nedeniyle davranışlarda ya da bilişte ortaya çıkan ataklık ve huzursuzluktur.

Bunun sonucu olarak çocukta gelişimsel olarak aşağıdaki 3 temel sorun ortaya çıkmaktadır:
• Kısa dikkat süresi (poor attention span)
• Yetersiz dürtü kontrolü (weak impulse control)
• Aşiri hareketlilik (hyperactivity)

Başlangici genellikle 3 yaş dolaylarinda olmakla birlikte, tani düzenli ögrenim için gerekli dikkat süresi ve yogunlaşmasinin gelişmesinin beklendigi ilkokul yillarinda konulmaktadir. DEHB populasyonun yaklaşik %3-6’sında gözlenir. Erkek / Kız oranı 3/1 ‘dir.

DEHB’ nun en sık semptomları :
• Aşiri hareketlilik veya kivranma
• Yerinde oturmada güçlük
• Çok konuşma
• Dikkatini sürdürmede güçlük
• Dikkatin kolay dağılması
• Sıklıkla bir şeyler kaybetme
• Sınıfta sorulara birden atlayıp cevap verme
• Kuralları takip etmede güçlük
• Sessizce oynamada güçlük
• Oyunlarda sırasını beklemekte güçlük
• Bir aktiviteden diğer aktiviteye kayma
• Sıklıkla araya girme, sözünü kesme
• Sıklıkla ne söylendiğini dinlememe
• Sıklıkla tehlikeli aktivitelerle uğraşma

Nasıl DEHB tanısı konur?

Tanı koyarken 2 ana yaklaşım var:
• DSM-IV ( APA, Amerikan )
• ICD-10 ( WHO, Avrupa )
ICD-10 daha çok hareketlilik sonrasında, dikkat üzerine yoğunlaşır. Tanıda DSM-IV daha sık kullanılmaktadır.

DSM-IV’e göre DEHB’nun 3 tipi vardır:
 Hem dikkat hem aşırı hareketlilik
 Sadece dikkat sorunları olanlar.
 Sadece aşırı hareketlilik.
Tanı için gözlenen belirtilerin ev ve okul gibi iki ortamda ( in two settings ) gözlenmesi gereklidir. Hiperaktivite tanısının konabilmesi için; bunlara ek olarak, bu belirtilerin 6 ya da daha fazla belirtisini en az 6 ay göstermiş olmalı, 7 yaşından önce çıkması, bozulmaların 2 ya da daha fazla ortamda görülmesi ve sosyal, akademik ya da mesleki faaliyetlerinde önemli bozuklukların olması gereklidir.

Sebepleri :
İspatlanmış kesin bir sebep gösterilemiyor. Bazı olası sebepler şunlardır:
• Genetik nedenler
• Beyin hasarı
• Nörotransmitterler
• Gıda ve katkı maddeleri
• Psikososyal etkenler

Genetik Nedenler:
Şu anda en fazla kabul gören iddiadir. Frajil-X, fötal alkol sendromu, çok düşük dogum agirlikli çocuklar ve daha seyrek olarak ta genetik kökenli tiroid bozukluklari gibi durumla DEHB belirtileri gösterirler. Ancak böylesi olgular tüm DEHB olan çocuklarin çok küçük bir bölümünü oluşturmaktadir.

Genetik çalişmalarda, özellikle birinci ve ikinci dereceden akrabalarla yapilan aile çalişmalari hiperaktif çocuklarin ailelerinde antisosyal kişilik bozuklugu, histeri, alkolizm ve madde kullaniminin daha sik oldugunu ortaya koymaktadir. Genetik geçişin monozigot ikizlerde %51, dizigot ikizlerde %33 oldugu bildirilmektedir. Bu noktada bulunmuş belirli bir gen yoktur, fakat araştirmalar sürmektedir. Genetik geçiş şeklinin önceden ileri sürüldügü gibi çok genli degil tek genli oldugu düşünülmektedir. DEHB ve Tourette Bozuklugu olan çocuklar ve aileleri ile yapilan bir çalişmada genetik geçişin seratonin metabolizmasi ile ilgili gen ile yari resesif yari dominant olarak geçebilecegini ileri sürülmüştür.

Beyin Hasari :
Perinatal dönemde gizli ya ada açik minimal derecede Merkezi Sinir Sistemi
( MSS ) hasari oldugu belirtilmektedir. Bu hasara yol açan toksik, metabolik, mekanik ve dolaşimla ilgili nedenler olabilecegi gibi MSS’yi etkileyen enfeksiyonlar da söz konusu olabilir. Silik nörolojik belirtiler ve daha az olmakla birlikte bazı öğrenme bozukluklarının olması ve özgün olmayan EEG bozuklukları ve epilepsi gelişme olasılığının normalden daha yüksek olması bu hasarı kanıtlar niteliktedir.

Davranım bozukluğu, DEHB ya da iki tanının birlikte bulunduğu ve davranış sorunları nedeniyle hastanede yatan çocukların rutin EEG’ lerinin tarandığı bir araştırmada, olguların %9’unda yavaşlama ya da paroksismal deşarjlarin oldugu EEG sonucu elde edilmiştir. Bu konuda yapilan diger araştirmalarda da DEHB çocuklarda, yaygin özgül olmayan EEG degişiklikleri ve yavaş dalga etkinliginde artma bildirilmiştir. Ancak hiperaktif çocuklarla normal kontrollerin karşilaştirildigi bir araştirma da ise gruplar arasinda anlamli bir farklilik görülmemiştir. Klinik olarak nörolojik bozukluk kanitinin olmadigi davraniş sorunlarinda rutin EEG taramasinin sinirli bir degeri olmaktadir. Çeşitli araştirmalar da bildirilen EEG sonuçlarinin DEHB’na özgül olmadığı, bu çocuklarda MSS’ nin olgunlaşmasindaki gecikmeyi gösterebilecegi kabul edilmektedir.

DEHB’ lu çocuklarda silik nörolojik bulgular sık görülmektedir. Çocukların önemli bir bölümünde MSS’ de yapısal hasara ilişkin bir belirti yoktur. Korpus kallosumun iki ön bölgesi olan rostrum ve rostral cismi DEHB olan çocuklarda kontrollerden belirgin derecede küçük bulunmuştur. Bu bulgular DEHB’nda frontal lob gelişimi ve işlevinde bozukluk oldugu kuramini desteklemiştir. Korpus kallosumun splenial bölgesinin normal gelişim gösteren kontrollerden daha küçük olmasi dikkatsizligi açiklayabilecegi ileri sürülmektedir. DEHB’ de temel eksikliğin tepkilerin engellenmesindeki zorluk olduğu, bunun da prefrontal korteksin dorsolateral kısmının dışı ile ilişkili olabileceği bildirilmektedir. SPECT çalışmalarında sitriatumda bölgesel kan akımında azalma, duyu ve motor bölgelerde ise artma olduğu gözlenmiştir. PET çalışmalarında DEHB olan çocukların frontal loblarında beyin kan akımı ve metabolik hızda azalma olduğu gözlenmiştir. Nörofizyolojik çalışmalarda frontal lobun daha alt merkezleri baskılayıcı etkisinin bozulduğu ya da olmadığı ve retiküler aktife edici sistemin dikkat merkezi üzerindeki etkisinin azalmasından söz edilmektedir.

Nörobiyolojik beyin farklılıkları: Zametkin’ sin 1990 çalışmaları ve çoğu çalışmalarda frontal lobda deprese aktivite ileri sürülmektedir. Şimdiki teorilerden biride “alınan mesajları durdurmada ve sıraya koymada” problem yaşamayla ilgili görülmektedir.

Nörotransmitterler ile ilgili varsayimlar :
Tedavide kullanilan ilaçlarin etkilerinden yola çikarak nörotransmitterler de irdelenmektedir. En sik kullanilan ilaçlar olan amfetaminler hem dopamin hem de norepinefrini etkilediginden her iki sistemde de işlev bozuklugu olabilecegi ileri sürülmüştür. Ancak genelde süreçten sorumlu tek bir nörotransmitter belirlenememiştir.

DEHB’ unu etkileyen Psikososyal etkenler :
Bozukluğun gelişmesinde temel bir etkiden çok hazırlayıcı ve ortaya çıkışını hızlandırıcı etkilerden söz edilebilir. Bozukluğu olan çocukların sıklıkla parçalanmış ailelerden geldiği, anne babanın sürekli geçimsizliği ve anne babada sürekli bozukluk ile tek ya da ilk çocuk olma oranının kontrollerden daha fazla olduğu bildirilmektedir. Yetiştirme yurdundaki çocukların dikkat sürelerinin kısa ve aşırı hareketli oldukları gözlenmiş, bunun uzun süre duygusal yoksunlukla ilişkili olabileceği ileri sürülmüştür.
Zorlayıcı yaşam olayları, aile düzeninde bozulma ve diğer kaygı yaratan nedenler DEHB’ nun ortaya çıkması ya da sürmesinde etken olabilmektedir. Eğilim yaratan nedenler arasında çocuğun huyu, genetik-ailesel nedenler ve toplumun davranış ve başarı ile beklentileri vardır. Sosyoekonomik düzeyin önemli bir etkisinin olmadığı bildirilmiştir. (Güleç & Köroğlu, 1998; s.1122 )

DEHB’ u için Risk Faktörleri :
• Annenin gebelik öncesi ya da gebelik sırasındaki:
• tıbbi durumu
• duygusal zorluğu
• sigara içmesi
• alkol alması
• doğum komplikasyonları
• Çocuğun öyküsünde:
• Orta derecede kafa travması (belirgin ilişki)
• gelişmede gecikme
• öfke nöbetleri
• enürezis
• tikler
• düşük dogum agirligi

Uzun süreli prognozu :
Geçmişte DEHB’nun zaman içinde azalarak ergenlik döneminde geçtiğine inanılırdı. İzleme çalışmalarında bunun doğru olmadığı görülmüştür. Bozuklukta 3 gidişten söz edilmektedir:
1. Gelişimsel ( Developmental delay ) (%30): Genç erişkinliğin erken döneminde belirtilerin kaybolduğu gruptur.
2. Devamlılık Gösteren ( Contiunal display ) (%40): Belirtiler çeşitli sosyal ve duygusal güçlüklerle erişkin dönemde de sürer.
3. Gelişimsel Bozulma ( Developmental decay )(%30): DEHB bulguları yanı sıra alkolizm, madde kullanımı ve antisosyal kişilik bozukluğu gibi psikopatolojilerinin oluştuğu gruptur. Bu kötü gidişin en güçlü belirleyicisi çocukluk döneminde DEHB’ ya komorbid olarak DB’ nun olması ve aile içi güçlüklerin olmasıdır.

Hiperaktivite yaşla birlikte azalmakta, ancak dikkatsizlik ve dürtü denetim sorunları kalıcı olabilmektedir. Genellikle ilk kaybolan aşırı hareketlilik, en son kaybolan ise dikkat eksikliğidir. Remüsyonun 12 yaşından önce seyrek olduğu, genellikle 12 ile 20 yaşlar arasında görüldüğü bildirilmektedir. Ancak olguların önemli bir bölümünde bozukluk kısmi remisyona girmekte ve duygu durum bozuklukları ile antisosyal ve diğer kişilik bozukluklarının ortaya çıkışı kolaylaşmaktadır. Öğrenme sorunları sıklıkla sürmektedir.

DEHB ile Birlikte Görülen Bozukluklar :
1. Davranım bozukluğu %30-50
2. Karşı gelme bozukluğu %50
3. Mental retardasyon; Otizm:
4. Tourette sendromu (DEHB’ luların %20’si tik bozukluğuna, tik bozukluklarının ise %40-60’ı DEHB’ una sahiptir).
5. Fragil-X (%73 DEHB)
6. Öğrenme bozuklukları (LDs)
Ayırıcı tanıda nelere dikkat edilmelidir ?
• 3 yaşindan küçük çocuklarda, aşiri hareketlilik ve dikkatsizlik gibi temel belirtilerin DEHB’ nda sıklıkla gözlenen görsel-motor ve algı ile ilgili yetersizliğe mi, yoksa normalde tam olarak gelişmemiş sinir sisteminin klinik görünümüne mi bağlı olduğunun ayırımını yapmak oldukça güçtür.
• Öğrenme bozuklukları
• Zeka geriliği
• Davranım bozukluğu
• Yaygın anksiyete bozukluğu
• Bipolar bozukluk

Epidemioloji ( Yaygınlığı ):
DEHB ’nun yaygınlığı ile ilgili araştırma sonuçları, özellikle olguların tanımlanmasına bağlı olarak farklılık göstermektedir.
 Pediatri örnekleminde: %2 -%11.2
 Geniş ölçekli alan çalışmalarında: %6 - %9
 DSM kitapçıklarında: %3 - %5
 ABD ’de okul çocuklarında : %2 - %20
Çocuk psikiyatrisi kliniklerinde görülen hastaların yarıya yakınını DEHB olan çocukların oluşturabileceği öne sürülmektedir. Ülkemizde yapılan araştırmalarda, polikliniğe başvuru nedenleri arasında hiperaktivite sendromun 7. ya da 15. sırayı aldığı ya da başvuran çocukların % 2.78’ inde hiperaktivite saptandığı bildirilmektedir.
Gazi üniversitesi tıp fakültesi çocuk psikiyatrisi polikliniğine yaklaşık 22 ay süresince başvuran 1556 hastanın DSM-IV tanı ölçütlerine göre değerlendirilmeleri sonucunda ; DEHB sıklığının % 8.6 olduğu, polikliniğe başvuru nedenleri arasında ise anksiyete ve depresyondan sonra 3. sırayı aldığı belirlenmiştir. ( Güleç & Köroğlu, 1998; ss. 1120-1121 )
Alan çalışmalarında alt tipleri göre yaygınlığı;
 DEHB- dikkat eksikliği önde : %4.7-% 9
 DEHB- hiperaktivite önde : %3.4- % 3.9
 DEHB- karma tip: % 4.4- %4.8
DEHB Neye Benzeyebilir?
1. öğrenme güçlüğünden dolayı, okulda düşük başarı.
2. sara hastalığının neden olduğu dikkat eksikliği.
3. iç kulak problemlerinin neden olduğu kulak enfeksiyonu
4. depresyon ya da anksiyetenin neden olduğu yıkıcı davranışlar

DEHB Genellikle Aşağıda Sıralanan Nedenlerden Dolayı Meydana Gelmez:
1. çok televizyon seyretme
2. yiyecek alerjileri
3. aşırı şeker tüketimi
4. zayıf ev yaşantısı
5. zayıf okullar

16. DEHB ’ nun Tedavisi :
Basit bir tedavisi yoktur. Multi-modal yaklaşimlar içerir:
• Tıbbi tedavi
• Anne-baba eğitimi
• Davranış Modeli Oluşturma ( Behavior modelling ), Kendi kendine telkin verme ( self-verbalization )ve Kendi kendini ödüllendirme ( self-reinforcement ) gibi danışma ve eğitimler
• Özel eğitim ortamı
• Diet araştirmalari
• Son zamanlarda NON-DRUG kimyasal Pycnogenol revaçta, etkinliği hakkında yeterli araştırma yok.
• Diyet girişimi (Kesin bilimsel kanit yok)
• Mega-vitamin ve mineral desteği (yüksek doz) (Kesin kanıt yok)
• Anti-Motion Sickness medikasyon: Bunu ileri sürenler DEHB ile iç kulak arasında ilişkiyi ileri sürmektedir (Kesin bilimsel kanıt yok).
• Candida Yeast (mayası): Bu görüşe inananlar mayalar tarafından oluşturulan toksinlerin arttığı ve immun sistemi zayıflatarak DEHB benzeri mental problemlere yol açtığını iddia etmektedirler (Kesin bilimsel kanıt yok).
• EEG Biofeedback: Bu görüşü ileri sürenler dikkatin sürdürülmesi için beyin-dalga aktivitesinin artirilmasi aliştirmalari yapmaktadirlar (Kesin bilimsel kanit yok).
• Kinesiology (Chiropractic yaklaşim): Bu teori ögrenme bozukluklarinin kafatasindaki iki spesifik kemikle ilişkili oldugunu ileri sürmektedirler (Kesin bilimsel kanit yok).
• Optometrik görme çalışmaları: Öğrenme bozuklularındaki okumanın görsel problemlerle ilişkili olduğu ileri sürmektedirler (Kesin bilimsel kanıt yok).

Diyet davranışlar üzerinde etkili midir?
Bazı çocuklarda faydalı olmaktadır. Bazı son çalışmalarda Feingold diyetinin etkinliği gösterilmiştir (suni boyasız, belli koruyucuları olmayan). Bazı kişilerde salisilatlar alınmamasını önermektedir. (adhd.htmadhd.htm, 1999 )
Eğitimsel Seçenekler Nelerdir ?
DEHB ’li çocukların bir dizi ihtiyaçları vardır. Bazı çocuklar, tıbbi tedavi ve davranış değiştirme programı uygulansa bile, üzenli bir sınıfta fonksiyon gösteremezler. Bu tür çocuklar günün bir kısmı ya da tümünde özel bir sınıfa yerleştirilebilirler. Bazı okullarda özel eğitim öğretmen takımı ile sınıf öğretmeni çocuğun ihtiyaçlarını karşılamak için birlikte bulunurlar. Bununla birlikte birçok çocuk düzenli bir sınıfta kalabilir. Mümkün olduğu zaman eğitimciler, çocukları sınıf ortamından ayırmamayı tercih etmelidirler. DEHB çocuklar çoğunlukla öğrenmelerine yardımcı olacak bazı özel düzenlemelere ihtiyaç duyarlar. Örneğin; öğretmen çocuğun hareket edebileceği ve aşırı enerjisini boşaltabileceği bir alan bulur. Bazen sadece sıra üzerinde bir resim ya da kart bulundurma uygun okul davranışını yapmasını hatırlatabilir. Söylenenleri tekrar etme ya da tahtaya ödevleri yazma ve ödev için gerecek materyal ve kitapları listeleme düzensiz ve dikkatsiz öğrencileri ödevi tamamlamasını sağlayabilir.
Özel eğitim stratejilerinin çoğu sadece iyi öğretim metotlarıdır. Öğrenciye ileride ne öğreneceğini söyleme, görsel yardımcılar kullanma ve sözel eğitim kadar yazılı eğitim verme öğrencilerin dersi hatırlamasına ve odaklaşmasına yardımcı olacak yollardır. DEHB ’li öğrenciler çoğunlukla kendi dikkat ve davranışlarını kontrol etme ve izleme için teknikler öğrenme ihtiyacındadırlar.
Okul gereklerinden dolayı, birçok DEHB olan öğrenciler sınıfta problem yaşarlar. Zihinleri öğrenebilecek yeterliğe sahiptir fakat, aşırı hareketlilik ve dikkatsizlik öğrenmeyi güçleştirir. Sonuç olarak DEHB olan öğrenciler bir sınıfı tekrar eder ya da okulu bırakır. Uygun eğitimsel uygulamalar tıbbi tedavi danışmanın birlikte doğru kullanılmasıyla bu kötü sonuç önlenebilir.

Tıbbi Tedavi Tartışması:
DEHB ’nun tedavisinde kullanılan ritalin ve diğer uyarıcılar, tartışmalara yol açmıştır. Çoğu doktor ilacı tavsiye etmeden önce, faydalarına karşı potansiyel yan etkilerini dikkatlice tartmalıdır. Tıbbi tedavi sırasında bazı çocuklar kilo kaybedebilir, iştah kaybına uğrayabilir ve gelişim yavaşlayabilir. Bazı çocuklarda uyku problemleri yaşayabilirler. Bazı doktorlar uyarıcıların Tourette sendromunun semptomlarını daha da kötüleştireceğine inanmaktadırlar. Ebeveyn bu ilaçların kullanımında fayda ve potansiyel riskleri hakkında aydınlatılmalıdır.

Tıbbi Tedavi ve Özgüven:
Tıbbi tedavi başladıktan hemen sonra çocuğun okul çalışmaları ve davranışlarında bir iyileşme görüldüğünde çocuk, ebeveyn ve öğretmen bu ani değişiklik için ilacı taktir etme eğilimindedirler. Aslında bu değişiklik çocuğun kendi doğal yeteneklerinden kaynaklanır. Tıbbi tedaviye olduğundan daha fazla önem verme, çocuğun yetersizlik hissine kapılmasına yol açabilir. Tıbbi tedavi sadece bu değişiklikleri olası kılar. Çocuğun da çaba göstermesi gerekmektedir. Çocuğun kendisini iyi hissetmesini sağlamak için, ebeveyn ve öğretmenler ilacı değil çocuğu takdir etmelidir.

DEHB olan Çocuklar ile Ailelerin DEHB ile Başa Çıkmalarına Yardımcı Olacak Tedavi Yöntemleri:
Yaşam DEHB olan çocuklar için oldukça zordur. Onlar okulda güçlük çekerler, bir oyunu bitiremezler ve arkadaşlarını kaybederler. Akşamları ödevlerini zihinde tutabilmek için bir çok saat harcarlar. Daha sonra da ödevlerini okula getirmeyi unuturlar.
Bu engellemelerle gün be gün başa çıkmak kolay değildir. Bazı çocuklar bu engellemelere karşı gelerek, savaşarak deşarj olurlar. Bazıları da bu engellemeyi kendi vücuduna çevirir. Her gün okula gitme zamanı geldiğinde karın ağrısı çekme gibi. Diğerleri de ihtiyaçlarını ve korkularını içlerinde saklar.

Birkaç tedavi yaklaşımı kullanılabilir. Bunlar;

Psikoterapi:
Psikoterapide hastalar, terapisyenle rahatsız eden düşünceler ve duygular hakkında konuşur, kendilerini dumura uğratan davranış kalıplarını araştırır ve duygularıyla başa çıkmak için alternatif yollar öğrenirler. Konuştukça terapist nasıl değişeceklerini anlamalarına yardımcı olmaya çalışır. Bununla birlikte, DEHB olan kişiler genellikle kendi davranışlarını kontrol etmek isterler. Eğer mümkünse doğrudan müdahale yöntemleri uygulanır.

Bilişsel Davranışçı Terapi:
Kişilerin şu anki problemleri üzerinde çalışmalarına yardımcı olur. Duygularını ve davranışlarını anlamaya yardımcı olmaktan daha ziyade, doğruda davranışları değiştirmeyi destekler. Bu destek, uygulamalı bir yardım şeklinde olabilir. Ya da bu destek yeni ve uyumlu davranışları pekiştirme yoluyla teşvik etme şeklinde olabilir.

Sosyal Beceri Eğitimi :
Çocukların yeni davranışları öğrenmesine yardımcı olur. Sosyal beceri eğitiminde terapisyen, oyuncakları paylaşma, yardım isteme ve bekleme gibi uygun davranış modellerini tartışırlar. Daha sonra çocuklar uygulama için şans verilir.

Destek Grupları:
Destek grupları, ortak ilgileri olan insanları birbirine bağlar. DEHB olan çoğu yetişkin ile DEHB olan çocuklar ebeveyni bir yerel ya da milli destek grubuna katılmayı faydalı bulur. Çoğu grup, çocukların davranış bozukluklarıyla ilgilenir. Destek gruplarının üyeleri engellemeleri ya da başarıları paylaşırlar.

Ebeveyn Beceri eğitimi:
Ebeveyn beceri eğitimi, özel sınıflarda ya da terapisyenler tarafından verilir. Çocukların davranışlarını yönetmek için ebeveyne araç ve teknikler sağlar. Çocuğun davranışlarını değiştirmek için etkili yollardan birisi, ödül ve cezanın etkili bir şekilde kullanılmasıdır. Ayrıca ebeveyn çocuğun başarılı olmasını sağlayacak durumlar oluşturmayı öğrenebilir. Buna ek olarak ebeveyn stres yönetin metotları kullanmayı öğrenebilir. Bunlar; meditasyon, gevşeme teknikleri ve tolerans düzeyini yükseltme alıştırmalarıdır.

Tartışmalı Tedaviler:
Aşağıda bilimsel olarak kanıtlanmamış DEHB tedavileri sıralanmıştır;
 Biofeedback
 Sınırlandırılmış diyetler
 Alerji tedavileri
 Orta kulaktaki problemleri düzeltmek için tıbbi tedavi
 Vitaminler
 Göz kontrolü
 Özel renkli gözlükler. ( http://www.weta.org/ , 1999 )

DEHB ve Akademik Başarı:
Eğer insanoğlunun potansiyelleri doğumda belirlenseydi, okullara çok az ihtiyacımız olurdu. Fakat biz biliyoruz ki çevre bireysel gelişimde çok önemli bir rol oynar. Potansiyelleri ve şansı genişletmek ve geliştirmek için okullar açarız. Bununla birlikte risk grubu olarak bilinen çocuklar ki buna DEHB çocuklar davranış dahildir, şu anki okul ortamında yaşamlarını sürdüremezler.

DEHB ve Okul Başarısızlığı:
DEHB çocuklar için okul çoğunlukla kötü başlar ve okulu bırakma ile sonuçlanır. Okul başarısızlığı diğer çocuklara göre 3 kat daha fazladır. Ergenlikte yaklaşık % 50’si bir sınıfı tekrar eder , % 50’si eninde sonunda okulu bırakır. Sadece % 5’i liseyi tamamlayabilir. Bir araştirmada; 11 yaşinda DEHB olan ögrencilerin % 80’ nin okuma, yazma , konuşma ve matematikte en az iki geride kalmiştir. Bu çocuklarda normal ya davraniş süper zekali olanlar bile kronik ya da düşük başari göstermişlerdir.

Hiperaktif Çocukta Akademik Problemler ve Ögrenme Güçlükleri :
Hiperaktif çocuklar da okulda en az diger arkadaşlari kadar başarili olabilirler. Bir çocugun hiperaktif olmasi asla onun yeterince zeki olmadigi anlamina gelmez. Bu çocuklar düzensiz ve dikkatsiz olabilirler, fakat bu onlarin ögrenme yeteneklerinin olmayişindan degil, hiperaktiviteden kaynaklanmaktadir. Göz önünde tutulmasi gereken bir nokta, hiperaktif çocuklarin önemli bir bölümünün ögrenme güçlügü çektigidir. Hiperaktif çocuklar genel zeka testlerinde normal kontrol grubundan önemsiz derecede düşük puan almişlardir.
DEHB ’nun birincil yetersizlikleri, öğrenmeyi engelleyebilir. Ya da öğrenme güçlükleri dikkatsizlik ve dürtüsellik meydana getirebilir. Yine biyolojik ve çevresel faktörler birbirinden bağımsız olarak DEHB ve öğrenme güçlüğüne neden olabileceği gibi, birbirleriyle etkileşimleriyle de DEHB ve Öğrenme güçlüğüne neden olabilirler. ( Nelson & Israel, 1997; ss. 214-215 )

Okul :
Sınıf yapısı ve kuralları hiperaktif bir çocuk için oldukça zorlayıcı olabilir. Öğretmen ve ebeveyn işbirliği yapmalıdır. Öğretmen çocuğun bulunduğu zor durumu anladığında çocuğun başarılı olabilmesi için daha çok yardımcı olacaktır.
DEHB olan çocuklarla yeterince ilgilenilebilmesi için küçük gruplar daha elverişlidir. Çünkü kalabalık gruplar içinde dikkatlerini toplamaları oldukça zordur ve bu grupta ilgileri kolayca dağılır. Çok çabuk sıkılırlar ve ödevler,ini bitirmeleri için sürekli motivasyona ihtiyaçları vardır. Bu çocukların büyük bir kısmına öğretmenle yarım veya bir saatte okulda bütün bir gün içinde verebilecek olandan daha fazlası verilebilmektedir.
DEHB olan çocuğun okula başlamasıyla sorunlar çok yönlü olmaya başlar. Sınıfta oturma, dikkatini toplama, kurallara uyma, içtepisel davranışları engelleme, düzenli olma, arkadaşlarıyla yardımlaşma ve iyi ilişkiler kurma gibi çocuğun okula uyumu ve başarısı için gerekli olan özelliklerin pek çoğu DEHB olan çocuklarda bulunmamaktadır. Şimdiye kadar sadece evde çocuğun davranış sorunlarıyla baş etmeye çalışan ana-babalar bu kez çocuklarının okula uyum sorunlarının eklenmesiyle çok daha büyük zorluklar yaşamaktadır. Ne yazık ki bazı okullar DEHB konusunda yeterince bilgi sahibi olmadıklarından, çocuğun okula uyum sağlayamamasından ve davranış sorunlarından dolayı hemen ana-babayı suçlamaktadırlar. Hatta bu sorunların iyice incelenip tedavi edilmesine olanak tanınmadan çocuğun okuldan uzaklaştırılmasını bile isteyebilen okullara rastlayabiliyoruz.
Öte yandan biraz yaşlarının büyümesi ve okula başlama nedeniyle diğer çocuklarda öfke patlamalarında azalma ve kendini kontrol edebilme yetilerinde artış görülürken DEHB olan çocuklarda bu olumlu özelliklerin gelişmesi daha yavaş olmaktadır. Bu nedenle akranları tarafından arkadaş gruplarından dışlanabilmektedirler. Evde, okulda ve arkadaş gruplarında çok sık olarak eleştirilen, cezalandırılan hatta dışlanan DEHB olan çocukta temelde öz-değerlilikte ( kendine saygısında ) azalma başlarken; görünürde aldırmazlık ve vurdumduymazlık gözlenir. Yani içinde davranış sorunlarından dolayı üzüntü ve huzursuzluk yaşayan DEHB olan çocuk, etrafa bunların farkında değilmiş gibi davranır ve hatta çevresindekileri bu problemlerden dolayı suçlar. Böylece çevresindekilerin ona yönelik tepkileri giderek artabilmektedir. İlkokul 1. ve 2. sınıftayken aşırı hareketlilik, çok konuşma ve söz dinlememe gibi belirtilere, 8- 9 yaşlarından itibaren yalan söyleme, büyüklerle tartışmaya girme arkadaşlarıyla sık olarak kavga etme gibi davranış sorunları eklenebilmektedir. Böylece çevre tarafından yaramaz çocuk nitelemesi yavaş yavaş şımarık çocuk ya da terbiyesiz çocuk haline gelmektedir. Bazen arkadaşları tarafından dışlanan bu çocuklar okulda veya mahallede kendileri gibi olan çocuklarla birlikte gruplar oluşturmaktadırlar. Bu gruplaşma olayının ileriki yıllarda suça yönelik çetelere katılmada rolü olabileceği de düşünülmesi gereken önemli bir konudur.
( Ercan & Aydın, 1999; ss. 68-69 )

Çok Modelli Tedavi; Öğrenme İçin sorumluluğu Paylaşma:
Uzmanlar, DEHB ’nin tedavisi için çok modelli tedaviyi önermektedir. Çok modelli tedavi, çocuğun evde ve okulda başarılı olmasına yardımcı olmak için akademik, davranışsal ve tıbbi müdahalelerin bileşimidir. Çok modelli tedavi takım çalışmasını gerektirir ve okul başarısı için sorumluluğu paylaşmayı önerir. Bu tedavi, çocuğun ebeveynini, doktorunu ve öğretmenini kapsar.
Müdahaleler şunları içerir;
 DEHB hakkında öğretmenleri ve ebeveyni bilgilendirmek ve eğitmek
 Davranış şekillendirme teknikleri
 Danışma
 Sosyal beceri eğitimi
 Tıbbi tedavi
 Sınıf ortamını düzeltme
Davranış Değiştirme Teknikleri:
DEHB ’li çocuklar açık beklentiler ev hemen verilen feedback ile iyi performans gösterebilirler. Araştırmalar, aşağıda sıralanan davranış değiştirme tekniklerinin öğrenciler için etkili olabileceğini göstermiştir.
1. Olumlu pekiştirme.
2. Davranışı düşürme stratejileri, olumsuz feedback .
3. Tepkinin fiyatlandırılması ( response cost ) işi tamamlamayı ve görev üzerine olan davranışı artırabilir.

Test Veriliş Şeklini Değiştirme:
DEHB ‘li çocuklar yazılı dil ile problemleri olduğundan dolayı, bildiklerini ağız , performans testi ya davranış eğitimsel materyaller yoluyla daha iyi gösterebilir. Öğrencilere testi tamamlamaları için fazladan zaman verilebilir.
Sınıf Mevcudunu Düşürme :
Barkley, DEHB li çocuklar için küçük sınıfları önerir. 12-15 kişilik sınıflar ideal, 30-40 kişilik sınıflar ise kontrol edilemez sınıflardır.
DEHB li çocuklar için olumlu bir çevre oluşturabilmek için eğitimcilerin aşağıdaki soruları sormaları gerekmektedir;
 Eğitim öğrencilerin zayıflıkları üzerinde mi yoksa güçlü yönleri üzerinde yoğunlaşmaktadır ?
 Program öğrencinin ilgisini çekmekte midir ?
 Program öğrencinin sosyal ve ekonomik ihtiyaçları ile ilişkili midir ?
 Yanlış davranış için ceza uygulamaktan kaçın
 Rutin sınıf aktiviteleri için zaman tutunuz
 DE olan öğrencilerin çevrelerini düzenlemelerine yardımcı olunuz.
 Çocukların hataları kontrol etmek için ödevlerini tekrar etmelerini öğretiniz.
 Uygun ve uygun olmayan davranışları açıkça belirleyiniz. ( Nussbaum & Bigler, 1990; ss: 55-56 )
Genellikle, DEHB öğrencilerin aşağıda sıralanan bir ya davranış daha fazla alanda performanslarını etkiler:
1. görevlere başlama
2. göreve devam etme
3. görevi tamamlama
4. geçişler yapma
5. diğerleriyle etkileşim kurma
6. yönergeleri izleme
7. çok aşmalı görevleri organize etme ( Fowler, 1994; s.14 )

DEHB ve Öğrenme Güçlüğü:
DEHB ile öğrenme yetersizliği , farklı özellikleri olan fakat birlikte de görülebilen iki ayrı durumdur. Özellikleri birbirine karıştırılabildiğinden dolayı, aradaki farklılıkların neler olduğu iyi bilinmeli ve gerekli müdahale yöntemlerine başvurulmalıdır. Her iki durumda davranış farklı nedenler benzer sıkıntılara yol açabilmektedir. ( Şenel, 1996; ss. 88-89 )



KAYNAKLAR
Ercan,E.S., Aydın, C., Dikkat Eksikliği hiperaktivite Bozukluğu. Gendaş Yay.
İstanbul: 1999
Güleç, C., Köroğlu, E., Psikiyatri. Hekimler Yayın Birliği. Ankara: 1998
http://www.weta.org. Attention.Deficit/Hyperactivity Disorder ( Mary Fowler ). 1994
http://www.weta.org.Attention.Deficit/Hyperactivity Disorder . 1999
http://www.weta.org.ADHD-Building Academic Success . 1999
Nelson, R.W., Israel, A.C. Behavior Disorders of Childhood. Printice Hall.
New Jersey: 1997
Nussbaum, N., Bigler, E., Idendification and Treatment of attention Deficit
Disorder. Pro-ed.Austin, Texas: 1990
Şenel, H.G., Öğrenme Yetersizliği ile dikkat Eksikliği - Aşiri Hareketlilik
Bozuklugunun Karşilaştirilmasi. A.Ü. Egitim Bilimleri Dergisi. Cilt:2, Say. 2: ss.276-290. Ankara: 1996
Hazirlayan: Sezai Kalafat