psikoloji tanım açıklama sorun tedavi yöntem hastalık psikanaliz freud sigmund ruhbilim psychology psikoloji adler psikopatoloji şizofreni parapsikoloji psikoterapi psikopati otizm psikanaliz şizofreni parapsychology cure therapy disease illness behaviouralism health autism psychoanalysis

Özel Arama

3 Ağustos 2007 Cuma

YARATICI DÜŞÜNME

Bu çalişmada yaraticilik kavraminin tanimi, tarihsel gelişimi, yaraticilik ve zeka, yaraticilik ve cinsiyet arasindaki ilişkiye deginilmiş, yaraticiligin neler ile ilişkili oldugu üzerinde durulmuş, yaratici düşünen kişilerin iyi bir problem çözücü olduklarina dikkat çekilmiş, yaraticiligin engelleyicileri, yaraticiligi kolaylaştiran ve engelleyen ögretmen özellikleri, yaratici düşüncenin okulda geliştirilmesi ve yaratici düşünme etkinlikleri örneklerle açiklanmiştir.

Sonuç olarak yaratici düşüncenin rahatça ortaya konabilmesi için egitim ortaminin olabildigince özgür olmasi, yaratici her davraniş ve ürünün pekiştirilmesi, hiçbir şekilde çocuklarin küçük düşürülmemesi, düşünceleri ile alay edilmemesi gerektigine deginilerek bilgisayar, video, televizyon, çok amaçli araç gereçler yaratici düşünceyi geliştirmekte etkili olarak kullanilabilecegi ve egitim ortaminda baski, korku ve cezanin yaraticiligi engelledigi sonucuna varilmiştir.

Yaraticilik kavrami ençok güzel sanatlar alanindaki yaraticilik için kullanilmiştir.Yirmibirinci yüzyilin başlarindan beri, farkli yaklaşimlarla açiklanmaya çalişilan yaraticilik kavraminin bugün tüm davraniş bilimciler tarafindan kabul edilmiş bir tanimina rastlamak mümkün degildir. Tarihsel gelişim içerisinde kavramla ilgili olarak psikoanalitik, davranişçi, insancil, bilişsel ve etkileşimli yaklaşimlarla çeşitli modeller geliştirilmiş, ancak halen yaraticiligin boyutlari, niteliksel özellikleri ve bu özelliklerin dagilimi objektif bir şekilde ortaya çikarilamamiştir. Insancil yaklaşimi benimseyen egitim psikologlari yaraticiligin insanin olumlu yanlari ile ilgili oldugu görüşündedirler. Insanlar yaratici ifade için kayda deger güçlerle dogarlar. Serbest bir ortamda bu güçler, her insanda tam olarak gelişebilir. Çatişma yaraticiligi engeller. Psiko-analitik yaklaşimi benimseyen psikologlar yaraticiligin insan yapisinin olumsuz yönlerinden oluştugunu vurgulamaktadirlar. Bireyin iç çatişmasinin ve saldirgan enerjisinin onaylanan kültürel davranişlara dönüşmesidir. Çevresel yaklaşimi benimseyen psikologlara göre, yaraticilik, nitelikli tecrübelerle ögrenilmiş davranişlardir. Tecrübeler sirasinda dogal olarak ortaya çikan yaraticilik ilgili davranişlarin desteklenmesi ve bireyin yaratici olmak için egitilmesi ile geliştirilir. Ailenin çoçuk egitimi anlayişi ögretmenlerin tutumu, yaraticiligi etkileyen faktörlerdir. Bilişsel yaklaşimi benimseyen egitim psikologlarina göre, eşanlamli ve zit anlamli düşünerek, bilgileri düzenlemede akicilik, problem çözmede esneklik ve iki durumda da meydana getirilen üründeki özgünlük yaraticiliktir.

Toplumun ve insanligin gelişmesinde önemli bir yer tutan yaraticilik, her bireyde varolan ve insanin yaşaminin her döneminde bulunabilen bir yetenek, günlük yaşamdan bilimsel çalişmalara kadar uzanan geniş bir alani içine alan süreçler bütünü, bir tutum ve davraniş biçimidir. Doguştan getirilmiş olan yaraticilik her çocukta bulunabilir. Fakat yaraticiligin sürekliligi, gelişimi, derecesi ve ortaya çikişi kişiden kişiye farklilik gösterebilir. Yaraticilik esneklik; çok yönlü düşünme, çevreye ve insanlara karşi duyarlilik karşilaşilan yeni durumlara karşi uyanik ve ilgili olma, akicilik; rahat çabuk ve bagimsizca düşünebilme ve hareket edebilme, orjinallik; farkli ve degişik sonuçlara varabilme gibi özellikleri içermektedir (Mangir ve Çagatay- Aral; 1991).Yaraticilik bilinenlerden yeni birşeyler ortaya çikarma, yeni özgün bir senteze varma birtakim sorunlara yeni çözüm yollari bulma, yeni fikir ve ürünler ortaya koyma şeklinde tanimlanabilir. Yaratici bir kişide merak, sabir, buluşlar yapma yetenegi ile orijinal düşünme, deney ve araştirmalar yapabilme ve sentezci yargilara varabilme yetenegi bulunmaktadir. Yaratici kişilerin davraniş ve tutumlarinda oldukça bagimsiz davarandiklari ileri sürülmektedir (Zimbardo; 1979, San; 1985, Gregory;1987, Berger; 1988).

Psikolog ve egitimcilerin genelde kabul ettikleri bazi özellikler yaraticiligi süreç ve ürün olarak tanimamiza yardimci olmaktadir. Meydana getirilen ürün özgün olmalidir. Yada özgün ürünlerden yeni bir ürün oluşturulmalidir. Olgular sirasinda ilişki kurma yetenegi, düşünmede esneklik, bilgi üretiminde akicilik. Gardner(1978)’e göre ister bilim ister sanat dalları olsun her alanın kendine özgü, kendi içinde sistemi olan sembolleri içeren araçları vardır. Özgün ürünün oluşabilmesi için, bireyin ilgilendiği alandaki sembol ve araçları çok iyi öğrenmiş olması birleştirmede etkili olması beklenir. Örneğin birey müzikte, edebiyatta, matematikte ve diğer alanlarda ilgilendiği sembolik araçları tanır, ilişkileri görebilirse, onlarla ne yapıp ne yapamayacağına karar verebilir. Özgün bütünler oluşturabilir.

Yaratıcılık ve Zeka

Zeka ve yaratıcılık çoçuğun doğuştan getirdiği yeteneklerdir. Uygun çevre koşulları ve eğitimle her ikiside keşfedilebilir ve gelişmesine yardımcı olunabilir. Araştırmalar yüksek düzeyde zekanın, yüksek düzeyde yaratıcılığı garanti etmediğini, yaratıcılıkla zeka arasında çok yüksek bir korelasyon olmadığını, daha zeki bir bireyin daha yaratıcı birey anlamına gelmediğini göstermektedir.

Getzels ve Jakson dörtyüz kırkdokuz ortaokul ve lise öğrencileri üzerinde yaptıkları çalışmalarda yüksek yaratıcılık ve zekanın birbiri ile ilişkisinin olup olmadığı, üstün yaratıcı bir kişiyi üstün zekalıdan ayıran özelliklerin ne olduğu, iki grubun meslek seçimi, sosyal organizasyonları, tutumları ve ilgileri üzerinde durmuşlardır. Sonuçta 1. Üstün zeka ile üstün yaratıcılık arasında düşük düzeyde bir ilişki olduğunu.2. Üstün zekalı öğrencilerle üstün yaratıcılığı olan öğrencilerin birbirlerinden çok farklı özelliklere sahip olduklarını saptamışlardır. Üstün zekalıların yakınsak problem çözme tarzını benimsedikleri, buna karşın üstün yaratıcı olan çoçukların ise ıraksak problem çözme tarzını benimsedikleri ve bu verilerin de Guilford’un modeline uygun olduğu kanısına varmışlardır.(TED Yayınları;1993).

Wallach ve Kogan ilkokul dönemindeki öğrencilerde yaratıcılık ve zeka arasındaki ilşkiyi incelemişlerdir. Yaratıcılığın ancak çeşitli gereçlerin bulunduğu özgür bir ortamda oluşabileceği sayıltısına dayanarak ilkokul öğrencileri için yaratıcılık testleri geliştirmişlerdir. İki gruptada yaratıcılığın basit bir zeka fonksiyonu olmadığı; yaratıcılık için zeka düzeyinin enaz 120 olması gerektiği açıkça belirtilmiştir.

Torrance’nin geliştirdigi yaraticilik testinin sonuçlarina göre; zeka düzeyi 120’nin üstünde olan öğrencilerde .20, 120’nin altında olan öğrencilerde .50 olarak bulunmuştur. Bu sonuç yaratıcı olmak için için zeka düzeyinin yüksek olmasının gerekli olmadığını göstermektedir. Burada sözü edilen zeka testleri mantıksal ve dil yeteneklerini ölçen genel zeka testleridir. Eğer gartnerın ifade ettiği zeka alanlarına göre bir test geliştirilirse farklı sonuçlar çıkabilir.

Sağlık Bilimleri Enstitüsünde Hazırlanan bir doktora tezinde de Ankara ili merkezinde bulunan Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Çoçuk Gelişimi ve Eğitimi Uygulama Anaokulu, Beytepe Anaokulu ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi Anaokuluna devam eden beş - altı yaşındaki kız ve erkek çocukların zeka ve yaratıcılık seviyeleri arasında ilişki olup olmadığına bakılmıştır. Bu çalışmada önce çocuklara Stanford -Binet zeka testi uygulanarak zeka seviyeleri saptanmıştır. Stanford Binet Zeka Testi iki ile ondört yaş arasını ve yetişkinlik dönemlerini kapsayan bir testtir. Daha sonra çocuklara Torrance yaratıcı düşünce testinin şekil bölümü uygulanmıştır. Bu test üç bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde, çoçuğun verilen yumurta biçiminde kesilmiş kartanu beyaz kağıda yapıştırması, bu şekilden bir resim yapması ve bu resme bir başlık bulması istenmiştir. Testin ikinci ve üçüncü bölümlerinde ise çocuklara çeşitli çizgileri kapsayan test verilmiş bunları tamlayarak anlamlı resim yapmaları ve bu resim için ilginç başlık bulmaları istenmiştir. Araştırmanın sonucunda zeka bölümü ve yaratıcılığın boyutları arasında pozitif yönde fakat kuvvetli olmayan bir ilişki bulunduğu görülmüştür. Bu sonuçlara göre her çocukta yaratıcılık ve zekanın bulunduğu ve bu yeteneklerin gelişmesinde en önemli dönemin anaokulu yılları olduğu vurgulanmıştır. Bu dönemde uygulanacak çocuk merkezli, otoritenin olmadığı yapılandırılmamış program çocuğun yaratıcılığının artmasına ve zihinsel gelişimine yardımcı olacaktır. Ayrıca çocuk sadece okulda değil, günlük yaşamındaki tüm etkinliklerde yaratici düşüncenin geliştirilmesi için cesaretlendirilmeli ve serbest bırakılmalıdır.

Yartıcılık testleri çoğunlukla açık uçlu sorulardan oluşur. Bunlar bilinmeyen problem çözümlerinin geliştirilmesini teşvik eden sorulardır. Örneğin, bir şekil verilir ve bu şekli kullanarak çeşitli obje ve eşyanın üretilmesi istenir. Ya da bazı resimler gösterilir ve bu resimlerle ilgili çeşitli soruların üretilmesi, üretilen sorulara cevap verilmesi istenir. Bu testler sonucunda çocukta istenen yaratıcı düşüncenin olup olmadığı saptanmış olur. Çocuğun verdiği her cevap onun akıcılık puanını gösterir. Aynı kategoriye girmeyen değişik cevaplar ise onun esneklik puanını verir. Orjinallik ise değişik, ender ve orjinal cevaplar bulabilmesidir.

Yaratıcılık ve Cinsiyet

Yaratıcı düşünce puanları ile cinsiyet arasındaki ilişkiyi konu olan araştırmalar, kullandıkları testlere, örneklem ve araştırma desenlerine göre farklı sonuçlar ortaya koymaktadır. Önemli ölçüde kültürel değişkenlere bağımlı olan cinsiyet değişkeni üzerinde tartışmalar süregelmektedir. Burada ilginç olan; yüksek düzeyde yaratıcı olan bireylerin karşıt cins rollerini daha kolay kabul edebildiklerini ortaya koymaktadır( Hargraves, 1987).


Yaratıcılık Neler İle İlişkilidir?

1.Kelime Akıcılığı:Tamamen sözdisimsel akıcılıktır.

2.Çağrışım Akıcılığı.Verilen bir kelimenin eş anlamlarını bulma. Buda anlamsal yetenekle ilgilidir.

3.İfade akıcılığı: İfade edilmek istenen anlamı farklı söz öbekleri veya cümlelerle ifade edebilme. Buda anlamsal yetenekle ilgilidir.

4.Fikirsel Akıcılık: Belli gereksinimleri karşılamak için düşünce üretme yeteneğidir. Örneğin Bir tuğlanın farklı kullanımlarını bulmak veya kısa bir hikayeye uygun başlıklar bulmak gibi.

Bu yaratıcı yetenekler problem çözme yeteneği olarak genelleştirilebilir. Eleştirel düşünme ile yaratıcı düşünme bu noktada örtüşür.

Yaratıcı düşünen kişi iyi bir problem çözücüdür. Yaratıcı problem cözme şunları gerektirir.

1.Kendiliğinden Esneklik: Yapması gerekmediği halde bile kişinin düşüncelerinde özgürce gezmesi. Yaratıcı düşünen birey bir kategoriden diğerine kolayca geçer. İnşat malzemesi olan tuğlayı ağırlık ya da füze olarak düşünebilir.

2.Uyarlayıcı Esneklik: Olağan dışı bir çözüm gerektiren poblemlerin çözümünde yararlıdır. Problemler bazen geleneksel yöntemlerle çözülebilir görünür. Fakat bu yöntemler her problem için kullanılmayabilir. Örneğin Kepler’in yörüngenin şekli ile ilgili yaptigi çalişmalar önceleri başarisiz oldu. Fakat daha sonra birgün konik şekiller ile ilgili bir matematik problemi üzerinde çalişirken yörüngenin elips şeklinde oldugunu buldu. Buda yörünge üzerindeki gezegenlerin hareketlerinin nasil gerçekleştigini ortaya çikardi. Bu olay astronomide bir devrimdir. Burada meydana gelen bir alana ait olan bir düşüncenin başka bir alanin problemlerini çözmek üzere uygulanmasidir. Parelellik kurma uyarlayici esnekligin önemli bir parçasidir.

3.Yeniden Tanimlama: Tanidigimiz nesnelerin eski açiklamalarini bir kenara birakip onlari ya da parçalarini yeni şekiller içinde görmedir. Örnegin aşagidaki nesneler ya da bu nesnelerin parçalarinin hangisinden toplu igne yapilabilir.?

Ayakkabi, turp, kurşun kalem, balik kilcigi, karanfil.

Yaratici düşünen bireyler balik kilcigindan kurşun kaleme göre daha iyi bir toplu igne yapilabilecegini düşünürler.

Yaraticiligin Engelleyicileri

Simberg’e (1971) göre, yaratıcılık algısal, duygusal ve kültürel bütünlüktür. Özellikle yetişkinlerde algısal ve duygusal özelliklerin yaratıcılığı engellediği gözlenebilir.

*Algısal Engeller. Problemi ayırmada güçlük, problemi gereğinden fazla daraltmanın oluşturduğu güçlük, terimleri tanımadaki yetersizlik, gözlemlerde duyuların hepsini kullanmadaki başarısızlık, uzak ilişkileri görmedeki güçlük, açık bir değerlendirmedeki güçlük, neden ve etki arasındaki ayırımda güçlük.

*Duygusal Engeller: Kendini aptal yerine koyma veya hata yapma korkusu, düşünmede esnekliğin olmayışı, ilk akla gelen görüşü hemen kabul etme, kısa sürede başarıya ulaşmak isteme, güvensizlik, denetim korkusu, bir problemi tamamlama ve test etmede dürtü azlığıdır.

Yaratıcılığı Kolaylaştıran Öğretmen Özellikleri

*Öğrencileri bir birey olarak kabul etme ve öyle davranma
*Öğrenciyi özgür olmaya özendirme.
*Öğrencilere iyi bir model olma
*Heyecanlı olabilme
*Öğrencileri eşit kabul edebilme
*Öğrencileri doğrudan ödüllendirebilme
*Öğrenciye ilgi gösterme
*Sürekli okuyan kişiler olabilme
*İkili ilişkide kolay iletişim kurabilme.

Yaratıcılığı Engelleyen Öğretmen Özellikleri

*Öğrencinin cesaretini kırma
*Güvensizlik
*Aşırı eleştiren
*Davranışlarında bir uçtamn diğerine gidip gelen
*Heyecanı olmayan
*Düz okumayı vurgulayan
*Dogmatik ve katı
*Alanla ilişkisini sürdüremeyen
*Genelde yetersiz
*Dar ilgileri olan
*Sınıf dışında tartışma ve konuşma yeteneği olmayan(Chambers;1973).

Patterson’a göre ilköğretimde doğru yazma öğretilirken yaratıcı düşüncede ödüllendirilmeli ve cesaretlendirilmelidir. Zayıf not vermekle sonuçta yaratıcılığın öldürüldüğü unutulmamalıdır.Yaratıcı düşünenler geleneksel eğitim programları içinde başarılı olamazlar. Einstain’ın başlangıçta orta düzeyde bir öğrenci olduğunu, Bill Gates üniversiteyi çok erken terk ettiğini biliyoruz.

Yaratıcı Düşüncenin Okulda Geliştirilmesi

Öğrencinin kendini özgür hissedeceği, bir öğrenme öğretme ortamı olmalıdır. Yaratıcılık; 2-7 yaşlar arasında dramatizasyon, demostrasyon, yaratıcı drama, rol yapma gibi tekniklerle geliştirilebilir. Bu yaşlar, somut işlemler dönemine denk düştüğünden eğitsel oyunlar eğitim ortamında sıkça kullanılmalıdır. 11-15 yaşlarında ise çocuk soyut işlemler dönemine girmiştir. Bu dönemde şiir, öykü, anı yazma, resim yapma, bilimsel düşler kurma ve geliştirme daha baskındır. Bu dönemde de bu tür etkinliklere yer verilmelidir.

Beş-yediyaş arasında çocuğun kişilik yapısı ortaya çıkmaya başlar. O kendi kültüründeki sembolleri öğrenmiştir. Sık sık kendi kendine olan ve ilgisi belli sembollerde yoğunlaşan çocuk, hayali oyunlarda güçlü duygusal deneyimlerle kendini anlatırken, kendi kendine yepyeni bir dünya oluşturur. Bu yaştaki çocukların çoğu düşsel bir dünyanın gerçekyaratıcılarıdır( Ülgen;1997).

Edwards ve Springate (1995) makalelerinde, bu yaş grubundaki çocukların yaratıcılıklarının ortaya çıkarılması için sınıf ortamının şu şekilde düzenlenebileceğini vurgulamakta ve zaman, yer, malzeme, iklim ve durumlar alt başlıkları altında konuya açıklık getirmektedirler.

*Zaman:Yaratıcılık zamanı takip etmez. En iyiyi ortaya çıkarmak için çocuklar geniş ve acele ettirilmedikleri bir süreye ihtiyaç durarlar.

*Yer.Bitirilmemiş işleri tamamlamak için bir sonraki günde devam edebilecekleri bir yere ihtiyaçları vardır. Kıraç bir çevre yaratıcı bir iş için yeterli değildir. Doğal ışığı olan, renklerin uyumlu olduğu, rahat sadece kendi işlerinin değil arkadaşlarının hatta öğretmenlerinin, yetişkin sanatçıların ürünlerinin bulunduğu çocuğa uygun ölçüde bir ortam onun çalışması için gereklidir.

*Malzeme: Çok fazla para harcamaksızın öğretmenler kaynak malzemeler edinebilirler. Bu malzemeler her türden kağıt malzemeler, yazım ve çizim araçları, düğme, taş, kabuk, boncuk, ve tohum gibi yapım malzemeleri, hamur, kil gibi heykel malzemeleri olabilir. Çocuklar bu malzemelerin seçimine, örgütlenmesine yardımcı olunduğu takdirde üretici olabilir ve hayal güçlerini kullanabilirler.

*İklim:Sınıf atmasfori cesaretlendirmenin olduğu ve hataların, risk almanın yeniliğin, dağınıklılığın, gürültünün ve özgürlüğün kabul edildiği bir şekilde olmalıdır. Bu bir kaos ve sıkı kontrol durumu değil her ikisinin ortasında bir durumdur. Öğretmenlerde sınıf ortamında sanatsal etkinliğe kendi becerilerini ortaya koyarak katılmalıdırlar.

*Durumlar.Çocukların en iyi ve en heyecan verici işleri kendileri ile iç ve dış dünyalarının karşılaştığı durumlarda ortaya çıkar. Bu yolculukta öğretmen rehberlik etmelidir.

Öğretmenler yaratıcı düşünen bireylerin ortaya çıkmasına uygun zeminler hazırlayabilirler. Bu da en güzel çocukluk çağlarında yapılır. Çocuklar ön yargılar ve katı dünya görüşleri ile engellenemezler. Onlar doğal olarak meraklı ve doğal problem çözücüdürler. Bu da kendiliğinden ve uyarlayıcı esnekliği cesaretlendirmek, özgünlüğü ve geleneksel olmayan yorumlamaları ortaya koymak için uygun bir ortamdır.

Bireyin yaratıcılığı çocukluk ve gençlik döneminde olaylara, nesnelere ve olgulara ilişkin sorular sormaları, dış dünya ile kendi duygu ve düşüncelerini etkileşime sokmaları ile gelişir ve ortaya çıkar. Yaratıcı bir zihin yapısına sahip kişiler orta yaşlılık döneminde bu yeteneklerinin en olgun ürünlerini veririler. Yaratıcılık için kesin bir yaş sınırı ortaya koymak güçtür.

Öğrenme ve öğretme ortamları öğrencinin yaratıcı davranışlarını geliştirecek biçimde düzenlenmelidir. Bunun için öğretmen, anne babalar çocukların çok boyutlu düşünmelerini sağlamak için uygun strateji, yöntem ve teknikleri eğitim ortamında kullanmalıdırlar. Yaratıcı düşüncenin oluşması için buluş yolu, araştırma soruşturma ve tam öğrenme stratejileri, güdümlü tartışma, örnek olay, gösterip yaptırma yöntemleri, küçük ve büyük grup tartışması, münazara, yaratıcı drama, gösterme, yaptırma, deney, gözlem, beyin fırtınası, problem çözme gibi teknikler eğitim ortamında işe koşulabilir.

Öğrencinin problemin farkına varmasına, onu anlayıp sınırlamasına, denenceler kurmasına ve diğer kişilerle birlikte çalışmasına imkan ve fırsat verecek şekilde eğitim ortamı düzenlenmelidir. Aynı zamanda yeni düşünceler, kuralar, sistemler üretmesini engelleyen kültürel değişkenler ortadan kaldırılmalıdır. Öğrenci özgün, yeni ve tutarlı ürün koyduğunda o, pekiştirilmelidir. Oysa bizim eğitim ortamımızda ve kültürel yapımızda, bu tür düşünce ve davranışlar hemen hemen her yaşta ve ortamda engellenir. Özellikle üstün yetenekli çocuklar, bu konuda ençok zarar görenler olduklarından, onlar için ayrı eğitim programı hazırlanmalıdır. Öğrenciler eğitim ortamında sürekli desteklenip yüreklendirilmelidir. Çünkü yaratıcılık bilişsel, duyuşsal ve devinişsel yani kültürel bir etkinlik sonucu ortaya çıkabilir.

Yaratıcı Düşünme Etkinlikleri

Süpriz Tohum

Fen Bilgisi Düzey 1

Anlatım: Farz edelimki bir patikada yürüyoruz. Birden toprak üzerinde bir tohum fark ediyoruz. Şimdiye kadar gördüğümüz tohumlardan çok faklı. Etrafta düşebileceği hiçbir bitkide yok Tohumu eve getirip bir saksıya ekiyorsunuz. Sulayıp güneşli bir yere koyuyorsunuz. Birkaç gün sonra toprağın üzerinde birşeylerin oluştuğunu ve yukarı doğru çıktığını görüyorsunuz. Ertesi gün biraz daha büyüyor. Ne olduğunu görmek için sabırsızlanıyorsunuz.

Problem: Tohumdan filizlenen birçok faklı ve alışılmamış şeylerin öğrenciler tarafından adlandırılması.

Etkinlikler: Öğrencilerin sunduğu bu olağan dışı düşüncelerden birini seçerek öğrencilerden tohumdan filizlenen şeyin çizilmesi istenir.

Haritasız Kılavuzluk

Fen BilgisiTeknoloji Düzey IV

Soru: Kaçınız daha önce harita gördünüz?. Kaçınız bir seyehatte veya gezide harita kullandınız?. Haritayı ne için kullanırız?. Harita kullanırken siz ve aileniz ne gibi problemlerle karşılaştınız?.

Etkinlikler: Öğrencilerden buldukları sonuçları sunmaları istenir. Bu bir çizim ya da üç boyutlu bir model olabilir?

Öğrenciler yaratıcılıkları ve tasarıda ortaya koydukları 5 olumlu ve 5 olumsuz açıklama doğrultusunda değerlendirilir.

Kelime İlişkileri

Dersinize bazı kelimelerin bize diğer kelimeleri nasıl çağrıştırdığını tartışarak başlayın. Böylece kelimeler arasındaki ilişkileri kolayca bulabilirsiniz deyin. Birkaç örnek verin. Örneğin süt bana ineği çağrıştırır. Çünkü inek süt verir.

Problem: Öğrencilerden liste halinde verilmiş kelimeler arasındaki ilişkileri bulmaları istenir.

Etkinlik. Öğrencilerin aşağıdaki boşluklaraı doldurarak cümleler yapmaları istenir.
…….………….bana………………çağrıştırır. Çünkü…………...…………….

Öğrencilerin birbirlerine danışmalarına izin verilir.

Öğretmen öğrencilere bir öykü, anı, olay anlatabilir, bir film yada oyun sunabilir. Ve en can alıcı yerinden keserek bundan sonra neler olabilir. Yada siz olsanız ne yapardınız?, neden ? gibi sorularla onların düşünmelerini, yeni yollar önermelerini isteyebilir. Bu gibi durumlarda öğrencilerden özgün görüşler gelebilir. Özellikle mantığa alışılmış düşüncelere ters düşen görüş, yöntem ve mantıkların üretilmesi için öğrenciler yüreklendirilip desteklenmelidir. Çünkü yaratıcı düşünme yanal düşünmeyi gerektirir. Yanal düşünmede, alışılmış düşünce ve yöntemlere ters düşen akıl yürütmeler ve görüşler baskındır.

Öğretmen öğrencilere bir problem sunmalı, onların problemle ilgilenmelerini sağlamalı. Problemde çatışmalara kilit karakterlere yer vermeli, öğrencilerin bunları bulmaları için gerekli ip uçları dönüt ve düzeltmeleri eğitim ortamında kullanmalıdır. Öğrenciler çatışmaları, kilit karakterleri, çelişkileri bulduktan sonra bunların çözümü için yeni yollar, denenceler üretmelidirler.

Hedef davranışlara ve kişinin hazır bulunuşluk düzeyine göre sınıf ortamında yaratıcı düşünceyi kişilerde geliştirmek için eğitsel oyunlara yer verilebilir. Bunun için okul bahçeleri, parklar, yerleşim birimlerinin belli yerleri, sokaklar, caddeler, duvarlar boş alanlar, çocuklar ve kişilere bu tür etkinlikler için açılmalıdır.

Bilgisayar, video, televizyon, çok amaçlı araç gereçler yaratıcı düşünceyi geliştirmede etkili olarak kullanılabilir. Özellikle bilgisayar kişinin çok boyutlu düşünmesine, yeni modeller, kuramlar, çözüm yolları bulmasına yardımcı olabilir.

Hiçbir şekilde çocuklar küçük düşürülmemeli, düşünceleri ile alay edilmesine izin verilmemelidir.Yaratıcı etkinlikler sırasında çoçukların kendilerini iyi hissedecekleri ve güven duyacakları bir ortam yaratılmalıdır(Anselmo, 1984).

Çocukların neden sonuç arasındaki ilişkileri kurmaları için yeri ve zamanı gelince ipucu, dönüt, düzeltme gibi uyarıcılar verilmelidir.

Çocukların mantığa ters düşen bazı davranışları desteklenmeli, çok boyutlu düşünebilmeleri için değişik ve zengin uyarıcılar eğitim ortamında kullanılmalıdır. Bunun için beyin fırtınası, yaratıcı drama, arkası yarın türü oyunlar, tamamlamalı resimler öğrenme- öğretme durumlarında işe koşulmalıdır. Öğrencilerin ilgileri problem üzerine çekilmelidir.

Öğretmen öğrencilerin problemi çok iyi anladıklarından emin olmalıdır. Problemin çözümü için onları güdülemeli. Çoçukların beş duyu organını etkin hale getirmelidir. Problemin çözümünde gerekli araç ve gereçleri sağlamalıdır ( Kemertaş, 1997).

Sorunu görmede güçlük çekenler için adım adım gidilmeli, ipuçları, dönütlerle ona sorun buldurulmalı.Öğrencinin sorunu görebilmesi için ilgili ön bilgi ve becerilerle donanık olması, kavramları tam olarak bilmesi gerekir. Bilgi eksiklikleri tamamlanıp giderilmeli, daha sonra soruna dönülmelidir. Öğrencilerin çok boyutlu düşünmelerini sağlamak için ilk akla gelen çözüm hemen kabul edilmemeli, başka yolları düşünmesi için ona gerekli uyarıcılar sunulmalıdır. Her çözüm önerisinin gerekçeleri istenmeli, bu tür denenceler bizzat öğrenci tarafından uygulamaya konulmalı, uygulamadaki yanlışlıklar, eksiklikler bizzat öğrenci tarafından bulunmalı ve giderilip yeniden işe koşulmalıdır. Bu durumda öğretmen yalnız yol göstermeli, yardım etmeli, kaynak olmalıdır.

Yaratıcı her davranış, ürün pekiştirilmeli. Bunun için sergiler açılmalı, yayınlar yapılmalı, yaratıcı davranış ve ürünü ortaya koyanlar maddi manevi açılardan ödüllendirilmelidir.

Kültürümüzde bulunan ve yaratıcılığı engelleyen aklın yolu birdir, o küçük aklınla bu işlere karışma, yuvarlak kafada sivri zeka, elinin hamuru ile erkek işine karışma gibi olumsuz değerler eğitim ortamında kullanılmamalıdır.

Eğitim ortamı olabildiğince özgür olmalı çünkü baskı, korku ve ceza yaratıcılığı engelleyebilir.

Alıntı:
Araş. Gör.Cavide Demirci
H.Ü. Eğitim Bilimleri Bölümü