psikoloji tanım açıklama sorun tedavi yöntem hastalık psikanaliz freud sigmund ruhbilim psychology psikoloji adler psikopatoloji şizofreni parapsikoloji psikoterapi psikopati otizm psikanaliz şizofreni parapsychology cure therapy disease illness behaviouralism health autism psychoanalysis

Özel Arama

29 Ekim 2007 Pazartesi

Mitolojik Öykülerden Tarihte İlk Güzellik Yarışması ve Yaşadığımız Sınavlar...

Tarihteki ilk güzellik yarışması ve yaşadığımız sınavlar

Tanrılar bir gün Olimpos dağında bir ziyafet sofrasındalarmış. Ares’in arkadaşı olan Eris ( Nifak) uzlaşmama, sorun çıkarmanın timsaliymiş. Herkesin gülüp eğlenmesini fırsat bilerek, dikkatlerin dağıldığı bir anda, göz önünde bulunmayan Eris , ortalığa nifak tohumlarını saçmak için planını yürürlüğe koymaya karar vermiş. Bir elma alarak, üzerine “en güzel tanrıçaya” şeklinde bir yazı yazarak ortaya atmış. Tabii ki sonuç felaket. Birbirinden güzel üç kadın bu payeye sahip olmak istemiş ve bunu belirlemek için tarafsız bir hakeme gereksinim duyulmuş. Zeus bu durumda karısı Hera , kızı Athena ve denizdeki bembeyaz dalgalardan doğmuş olan Afrodit arasında kalmış. Yani tipik bir aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık vakasıymış durum. Bu nazik durum karşısında Zeus akıllıca hamleyle ateş topunu başkasına atmış. “Gidin, Ida dağında ( Edremit körfezinde bulunan Kazdağları) yaşayıp, sürülerini otlatan çoban Paris’in yanına. O bu soruna bir çözüm bulacaktır.” Çoban Paris Truva kralı Priamos’un oğluymuş (dikkatinizi çekerim kralın oğlu yani prens çobanlık yaparak sorumluluk üstlenmeye hayatın neresinden başlıyor) . Paris çok zorlanarak da olsa kararını vermiş. İlk güzellik yarışmasının birincisini Afrodit olarak ilan ederek, elmayı ona vermiş. Diğer birbirinden güzel iki rakip bu duruma hiç haset etmemiş. Birbirlerine saygı ve sevgi ile sarılıp, Afrodit’i kutlamışlar. Afrodit’in gülümseyen sevgi dolu bir bakışı ile sadece Olimpos’taki tanrılar değil, insanlar ve hatta tüm doğa bile sıcaklık ve neşe hissetmiş, çiçekler açmış, insanlar onun gülümsemesini sevip, taklit ederek birbirleriyle selamlaşmışlar. Hayata tebessüm ederek bakmanın kendilerini nasıl mutlu kıldığını ve rahatlattığını, bu sayede başarılı, kendileri ile barışık , aranılan kişiler olabildiklerini görmüşler. Her insan farklı bir yönü ile güzeldir. Bunu keşfedebilen kişiler mutlu hisseder.

İnsanlarla sıcak , dostane ilişkiler kurabilmenin ilk yolu kibir, haset, bencillik duygularından uzaklaşabilmektir. Birbirimizin haklarına saygı duyarak, sınırlarımızı bilerek, kendimizi karşımızdakilerin yerine koyarak , sevecen davranmak ve bunu en azından tebessüm ederek göstermek ana koşuldur. Böylece pozitif enerji yayarız çevremize. Ve böylece daha mutlu bir toplum oluruz.

Katıldığımız her sınav ya da seçim, aslında bizi daha iyi ve daha olgun yapar. Her sınava başkaları ile yarışmak için değil, kendimizin en iyisini sergilemek ve gösterdiğimiz gelişmeyi fark etmek için girmeliyiz, aksi halde diğerleri hep çarpıştığımız düşmanlar haline gelir. Daima birileri bir şeylerde bizden daha iyi olacaktır, daha az iyiler olduğu gibi. Ancak sonuçta her sınav bize bir şeyler öğretir. Bir sınavı kazanamayan aynı konudaki ya da farklı bir konudaki başka bir sınavı kazanabilir. Her sınavdan sonra , bizden daha iyi olan kişilerin neden daha iyi olduklarını öğreniriz. O sınavlara hazırlanırken çektiğimiz sıkıntılar sonrası gelen başarılar sonucu o konudaki yeterliliğimizi anlar, özgüvenimizi geliştiririz. Aslında hayatımızın her aşamasında çeşitli sınavlardan geçeriz, okulda, iş hayatımızda, sosyal ilişkilerde, evlilik hayatımız , çocuklarımıza verebildiklerimizle. İleri yaşa geldiğimizde geriye bakınca “evet, doğru yaşadım, doğru insanlar yetiştirdim, eserler bırakabildim, iyi ki yaşamışım” diyebiliyorsak, kullandığımız “keşke” sözcüğü çok fazla değilse, geçmiş yıllar için pişmanlık duymuyorsak sınavı kazanmışız demektir. O durumda yarışma amacına ulaşmıştır. Yarışmayı tamamlamışızdır, zor bir maratonu bitirmeyi başarmak gibi. Çoğunuzun bildiği bir sözü hatırlatayım “doğduğunda sen ağlıyordun , herkes gülümseyerek sana bakıyordu, öyle bir hayat yaşa ki sen öldüğünde herkes ağlasın ve sen onlara ve geçmişe gülümseyerek bak.