psikoloji tanım açıklama sorun tedavi yöntem hastalık psikanaliz freud sigmund ruhbilim psychology psikoloji adler psikopatoloji şizofreni parapsikoloji psikoterapi psikopati otizm psikanaliz şizofreni parapsychology cure therapy disease illness behaviouralism health autism psychoanalysis

Özel Arama

29 Ekim 2007 Pazartesi

Gök ve Yer'in Mücadelesi...

Gök ve Yer'in Mücadelesi...


Eski Anadolu mitolojisine göre, evren yaratıldıktan sonra, Gaia ( yer) meydana gelmiş. Bundan da daha sonra Uranos (gök) oluşmuş. Ancak dünya o kadar büyükmüş ki, yaşayacak çok daha fazla varlığa ihtiyaç varmış. Bunun için, yer ve göğün kendilerinden sonra gelecek nesilleri oluşturmak için birleşip, çoğalmaları gerekiyormuş. Ancak Uranos, garip bir şekilde doğan çocuklarının gelecekte kendine kötülük yapacağından korkarak, onları doğuran Gaia’nın karnına (yani toprağın derinliklerine) geri itiyor ve onları yerin dibine gömüyormuş. Gaia bir süre sonra, buna dayanamaz hale gelmiş. Başlangıçtaki yalvarmaları daha sonra çaresizlik ve garip bir tepkisizliğe, bunu izleyerek içten içe bir nefrete, sonunda da ani bir öfkeye dönüşmüş. İçinden demiri çıkartmış, onu işleyip çelikten bir tırpan haline getirmiş. Gizli saklı doğurduğu çocuklarına niyetini açıklamış. Çocuklarından Kronos anneleri Gaia’ya yardım ederek, zalim Uranos’un hayatına son vermişler. Gelin görün ki, zalim Uranos’un oğlu olan Kronos da kendi çocuklarının kendisine zarar vereceğinden korkarak, kendi çocuklarını doğar doğmaz yermiş. Korkunun ecele faydası yok, tarih kendi kopyasını oluşturmuş ve Zeus da babası Kronos’u yoketmiş. Ancak Zeus hastalıklı korkulara sahip olmadığından, kaba kuvvet kullanmamış ve etrafındakilerle barışık bir hayat yaşamış.

Çoğunlukla her türlü kıskançlık ve şüphenin altında özgüven eksikliği yatar. Kişi kendisinde algıladığı bir eksiklik ya da olumsuzluk nedeniyle, etrafındakilere karşı öfke ve düşmanlık hisseder. Ancak bu düşmanlık hissinin temelsiz bir şekilde kendisinde varolduğunu kabul etmek, haksız ve tek yönlü bir algı şeklinde benimsenemeyeceğine göre, “onlar bana düşmanlık besliyor” şeklindeki gerçekçi olmayan, ama benlik tarafından kabul edilebilecek hale dönüştürülür. Psikiyatride savunma mekanizmaları arasında “yansıtma” (projeksiyon) olarak bilinen bu düşünüş şekli, paranoid kişilik bozuklukları ve sanrısal bozuklukların temelini oluşturur. Genel olarak çocuklarına, eşlerine, astlarına ve çevrelerine kaba kuvvetle davrananların mutlaka kendilerine yönelik yoğun bir güçsüzlük hisleri ve aşağılık kompleksleri vardır, kendileri ile barışık değillerdir. Ancak kalem kılıçtan; beyin bilekten üstündür.

Nesillerin gelişmesi , kendinden öncekilerden daha çok çaba göstermek ve gelişmelere açık olmaya bağlıdır. Eğer herşeyi ebeveynlerinizin doğruları ile kabul ederseniz, onların üzerine birşeyler koymazsanız , size verilen aklı yeterince kullanmamış, dolayısı ile görevinizi yapmamış olursunuz. Aklını kullanmayıp, sorgulamadan kabul edenler, aklını kullananlarca altedilir. Bu sondan korkanlar, fiziksel kuvvet kullanır, ancak bu da sonucu değiştirmez.

Kişiler eğer uzun bir süre yoğun baskı ve zulüm altında kalırlarsa, kendilerinden beklenmeyen davranışlar gösterebilirler. Bu davranışlar arasında olağan kişiliğinden farklı olarak çevreye ve kişilere zarar vermek de sayılabilir.